Haber

Erdoğan: Suriye-Türkiye-Rusya üçlüsü olarak adım atmak istiyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları dönüş uçuşu Triple Hill’de basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Ziyarete ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diğer bölge ülkeleriyle oluşturduğumuz platformlara bir yenisini daha ekledik. Tamamlayıcı bu mekanizmalarla bölgesel refah, istikrar, kalkınma ve barış çabalarına katkı sağlamaya devam ediyoruz. Avaza Zirvesi’nde bu adımları attık.İşbirliğimizi her alanda geliştirme ve derinleştirme konusundaki kararlılığımızı teyit ettik.Bu kapsamda elektrik ve ulaşım başta olmak üzere önümüzdeki dönem için işbirliği alanları belirledik. Türkmen gazının Hazar Denizi üzerinden Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya taşınmasıdır.” dedi.

Bölgesel ve küresel gelişmelerin Hazar Geçidi ile Orta Koridorun önemini artırdığını belirten Erdoğan, “Aslında Koridorun önemini yıllar önce anladık ve bu doğrultuda altyapı çalışmalarımızı hızla hayata geçirdik. Zirve toplantımızda; liderler olarak Orta Koridorun gelişmesi için ortak irademizi bir kez daha dile getirdik” dedi.

Erdoğan’a sorulan sorular ve yanıtları şöyle oldu:

Son yıllarda Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin, yapılan ziyaretler ve atılan somut adımlarla yeni bir siyasi ufuk haline geldiğini görüyoruz. Gelecek için birlik ve beraberliği geliştirmek adına farklı adımlar atılması mı bekleniyor?

Bu adımlarla bu noktada yakaladığımız gelişmeler çok şükür olumlu sinyaller vermeye devam ediyor. Ayrıca Hazar’a kıyısı olan ülkeler -Rusya ve İran hariç- Türk Devletleri Teşkilatı’nda da bir aradadır. Ortada kalan bu ülkeler birbirleri ile olan ilişkilerini çok sıkı tutmaktadırlar. Bunlardan Türkmenistan daimi üye olmadı ve şu anda önümüzdeki dönemde daimi üyeliği gündemde. Ancak gözlemci üye olarak son çıkışımızda, hatta İstanbul’un zirvesinde ve sonrasında başlayan süreçte bu durum Semerkant’ta yeni bir noktaya ulaştı. Şimdi bundan sonraki süreç Türkmenistan’ın buraya daimi üye olma süreci. Bütün bunlar olumlu adımların ve olumlu gelişmelerin birer tezahürüdür.

Türkmenistan’ın dünyanın dördüncü büyük doğal gaz rezervine sahip olduğu söyleniyor. Bunun önce Türkiye’ye sonra Avrupa’ya akması işbirliği açısından nasıl bir gelecek vaat ediyor? Nasıl değerlendiriyorsunuz? Sayın Putin’in davetindeki gerçek şu anda nerede?

Elbette Sayın Putin’in Türkmenistan ile ilişkileri çok ileri bir konumdaydı. Türkmenistan gazından da yararlanıyordu. Şu anda yeni bir sürecin başlamış olması adettendir. Bu yeni süreçte Putin, Rus gazını Avrupa’ya satma konusunda rahat değil. Böyle bir durum şu anda mevcut değil. Şu anda Türkmenistan’ın böyle bir fırsatı var. Ancak Türkmenistan’ın bu doğalgazı doğrudan Avrupa’ya satma şansı var mı yok mu diye baktığımızda tabii ki Türkmen gazının Avrupa’ya satılması açısından Türkiye değerli bir merkez. Hem Rus doğal gazının bizim üzerimizden Avrupa’ya satışına ilişkin son gelişmeler hem de Türkmen gazının artık bizim üzerimizden satılabilmesi ortak ve değerli bir adım olacaktır. Ancak burada atılması gereken bir adım var. Bu nedir? Şu anda Hazar’a kıyıdaş bir ülke olarak Türkmenistan’ın bu sorunu Azerbaycan ile çözmesi sorunu var. Şu anda müzakereler devam ediyor. Bugün bizimle yapılan görüşmelerde olumlu bir noktaya gelindi. Bu olumlu noktada, bu alışılagelmiş çalışmanın üç boyutu görünür görünmektedir. Birincisi, Azerbaycan ve Türkmenistan bu adımı atarken bu işin mali yönünü kim ve ne kadar üstlenecek? Azerbaycan ve Türkmenistan’ın bu konuda bu çalışmayı paylaşması gerekiyor. Aslında biz Türkiye olarak bu işin içinde yer alacaksak bu konuda mali bir yükü de üstlenmemiz gerekiyor. Hayır, Avrupa Birliği bu işin içinde yer alacaksa Avrupa Birliği ne kadarını üstlenecek? Bugün bir karara vardık. Bu kararda Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan olmak üzere üç ülkenin enerji bakanları ön plana çıkacak ve bu konuyu ayrıntılı olarak konuşacak. Ben Enerji Bakanımıza talimat verdim, “Azerbaycan’daki muhatabınızla, Türkmenistan’daki muhatabınızla görüşerek bu işi gecikmeden bir ay içinde sonuçlandıracaksınız.” Onlar bittikten sonra müzakerelerimizi sürdüreceğiz. 2023 yılı başında Türkmenistan Devlet Lideri Sayın Serdar inşallah ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. İnşallah bu çalışmanın sonunu da oraya koyacağız. Aynı zamanda İlham Bey ile bunları görüşeceğiz. Bu adımı hızlı bir şekilde atacağız ve inşallah bu süreci kolaylaştıracağız. Bundan sonra Avrupa Birliği noktasındaki konuları ele alacağız. TANAP tüm hacmini doldurdu; 32 milyar metreküp. TAP, 6 milyar metreküp; o böyle bir pozisyonda. Onun için arkadaşlarımız şimdi yeni bir sınır çizelim mi kurmayalım mı diye çalışacak, ona göre adımlar atılacak. Bunu üç doğal liderimizin ortasında tartıştık. Ancak teknik altyapıyı, maliyet boyutlarını hepsini tartışarak geleceğe adım atmış olacağız.

“SURİYE-TÜRKİYE-RUSYA ÜÇLÜ OLARAK ADIM ATMAK İSTİYORUZ”

Pazar günü, Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir telefon görüşmeniz oldu. Orada bana Suriye başlığı altında Soçi Mutabakatını hatırlattınız. Ardından Putin’in Ortadoğu Temsilcisi, Türkiye ile görüşmelerin devam edeceğini belirterek, “Kara harekatı yapmama konusunda ikna çabalarımızı sürdüreceğiz” dedi. Ankara’dan buraya gelmeden önce ‘Karar ve uygulama noktasında birlikte destek istedik’ dediniz. Bu bağlamda sanki ortak bir operasyon mu yoksa ortak çalışan bir mekanizma mı söz konusu olacak? Nedir bu ortak karar ve uygulama?

Burada şu anda muhtemelen gündemde olmayan ancak ileride yaşanacak gelişmelerle gündeme gelebilecek pek çok konu var. Ama dikkat ederseniz bir şeyi daha açıkladım. O bu; Suriye-Türkiye-Rusya prestijiyle üçlü olarak adım atmak istiyoruz. Bunun için önce istihbarat teşkilatlarımız ortaya çıksın, sonra savunma bakanlarımız ortaya çıksın, sonra dışişleri bakanlarımız ortaya çıksın. Yaptıkları görüşmelerden sonra başkanlar olarak bir araya gelelim. Bunu Sayın Putin’e de teklif ettim. O da olumlu karşıladı. Bu nedenle bir dizi müzakere başlatacağız. Hızlıca ele alınması gereken başka bir konu daha var. Bu nedir? Suriye’de özellikle kuzey Suriye’de terör örgütleri rahat oturmuyor. Zaman zaman oradan ülkemizi tehdit ve tahrik ediyorlar, her şeyi yapıyorlar. Soçi Anlaşması olsun, Astana olsun, burada alınmış bir kararımız var. Bu karar nedir? Sınırımızın 30 kilometre güneyinde rahatsız edildiğimizde burası bizim güvenlik koridorumuz. Her adımı bu güvenlik koridorunda atıyoruz. Bu yeni bir şey değil, Astana’da da gündem oldu. Sonra Soçi’de buluşup konuştuk. Yapılan iş bu. Üstelik Rusya ile Suriye’deki uyumumuz da yeni değil. Suriye’de koalisyon güçlerinin durumu da var. Bu koalisyon güçlerinde kimler var? Önce Amerika var. Yanında Fransa, Almanya, İngiltere var. Tüm bunların yaşandığı bir coğrafyada ülkemizin güvenliği için önlemlerimizi alıyoruz. Ama her şeyden önce Suriye’de terör örgütünü besleyenler var. Şimdi bu terör örgütü en büyük takviyeleri nereden alıyor? Koalisyon güçlerinden alıyor. Nereden alıyor? Petrol kuyularından alıyor. Bu petrol kuyuları şu anda aynı zamanda koalisyon güçlerinin güvencesi altındadır. Nerede satıyorlar? Rejime satıyorlar. Kim satıyor? Terör örgütü satıyor. Doğal olarak bugüne kadar hep sabrettik. Ama artık sabır bitti. Şimdi bunlara, o rafinerilere, petrol kuyularına vs. her türlü adımı attık, atıyoruz. Önümüzdeki dönemde de olacak. Ancak özellikle Amerika’da diyoruz ki binlerce tır silah, mühimmat, araç, teçhizatı bu terör örgütlerine vermeye devam ederseniz her zaman söylediğimiz gibi biz kendi karnımızı keseriz.

‘CUMHURBAŞKANINIZI HALA TANIMAMANIZ GEREKMEKTEDİR’

Suriye ve Rusya’nın ortasında bir adım atmak istiyoruz dediniz. Elbette bunun zamanlaması değerli olacaktır. Ayrıca şunu sormak istiyorum: ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, ABD’nin Esad’la görüşmeye olumlu bakmadığına dair bir açıklama yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yani hala başkanınızı tanımadınız. Başkalarının izniyle kiminle, ne zaman ve nasıl görüşeceğime ben karar vermem. Mısır Cumhurbaşkanı ile Katar’da bir görüşmem oldu. Kimseden izin almadım. Suriye konusunda atacağımız adımlarda belirleyici olan husus, milli çıkarlarımız olacaktır. Suriye’deki imanlı bölgeden terör örgütüne karşı alacağımız tedbirler kapsamında atacağımız adımlardan biri de budur.

AB Dış Bağlantılardan Sorumlu Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye’nin Avrupa Birliği üye ülkeleri gibi Rusya’ya yönelik yaptırımlara uymasından yana konuştu. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Ek bir soru olarak, Avrupa Birliği’ndeki liderler arasında, muhataplarınız arasında, Rusya-Ukrayna siyasetinde kendi politikanıza en yakın hangi devlet başkanını buluyorsunuz?

Borrell’i muhatap olarak kabul etmiyorum. Ancak Mevlüt Bey’in muhatabı olabilir. Açıklaması hiç şık değil. Yani Borrell bizim Rusya ile olan ilişkilerimizi tayin edemez veya düzenleyemez. Bu konularda böyle bir karar verecek nitelik ve kapasiteye sahip değildir. çok çirkin bir açıklama Rusya ile bağlarımızı yaptırımlar kapsamında nasıl değerlendirebilirsiniz? Peki Avrupa’nın şu anda çektiği tahılın yüzde 44’ü nereden geliyor? Karadeniz’den geliyor. Aracı kim? Türkiye. Bunun için herhangi bir teşekkür var mı? Hayır. Bütün Avrupalı ​​liderler size teşekkür ediyor, siz ayağa kalkıp böyle bir açıklama yapıyorsunuz. Ayrıca Rusya ile ilgili olarak gübre ve amonyak konusu da gündemde olacak. Ayrıca Sayın Putin’in çok farklı bir jesti var. Bu nedir? “Göndereceğim tahılı ücretiyle gönderirim” diyor. Sizden aldıktan sonra biladel değirmenlerimizde öğütelim sonra geri kalmış ülkelere gönderelim” dedi. dedik. Doğal olarak Sayın Putin’e verdiğimiz bu cevap kendisini çok memnun etti. Çünkü %44-46 Avrupa’ya, %14 Afrika’ya gidiyor. Bu teklifi aldığımızda, bu Borrell’in buradaki oyununun mahvolduğu anlamına gelmeli. O da böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldı.

Almanya’da bir grup kişi darbe girişimi şüphesiyle tutuklandı. Terör örgütü olarak nitelendirildiler ve darbe girişimi soruşturması açıldı. Ancak şu anda Türkiye’de yaşananlarla karşılaştırılabilecek bir durum yok gibi. Bunu yapan bir ülke, hem terör örgütü PKK’yı hem de darbeci terör örgütü FETÖ’yü aynı anda ülkesinde barındırıyor. Bu haberi duyduğunuzda nasıl hissettiniz? Almanya’nın Türkiye ile biraz empati kuracağını düşündünüz mü, bir beklentiniz var mı?

Alman makamlarının darbeye hazırlanan kişilere yönelik aldığı tedbirleri doğru buluyoruz. Hukuk devleti ilkeleri ışığında sürecin tüm boyutlarıyla aydınlatılmasında yarar vardır. Darbe planlarına karşı Almanya’daki duyarlılığı en iyi anlayacak olan benim halkım, benim ülkemdir. Ne yazık ki aynı sempati ve anlayışı dostumuz ve müttefikimiz Almanya’dan gördüğümüzü söyleyemem. Onlarca yıldır Almanya’nın Türkiye ile empati kurması gerektiğini hep savunduk. Ancak son dönemde nedense garip şeyler olmaya başladı. Şu anda terör örgütünün Avrupa’daki en değerli sığınağı Almanya’dır. PKK/YPG/PYD şu anda nerede? Orası. FETÖ nerede? Orası. Bunları istiyoruz, vermelerinde bir sakınca yok. Şimdi doğal olarak terör onların da kapısını çaldı. Dolayısıyla bir Solingen felaketini unutamayız. Ve o meşhur NSU cinayetini de unutamayız. Merkel ile kaç kez görüştük? “Yaptık, çözdük, çözdük” dedi. Bu hala devam ediyor. Ayrıca adet olduğu üzere oradaki vatandaşlarımız maalesef ne eğitimde ne de eğitimde beklenen hak ve özgürlüklere sahip değiller ve oradaki sivil toplum kuruluşlarımıza çok önemli cezalar veriyorlar. Onlara bunu hep söyledik. “Merak etme, biz hallederiz, merak etme” dediler. Ama hiçbir şey çözülmedi. Şu anda Almanya’da detaylı olarak düşündüğümüzde çifte vatandaş ve bekar vatandaş olmak üzere 3 milyonun üzerinde vatandaşımız var. Bu insanlar 1960’larda oraya gittiler ve orada büyük emekler verdiler. Zorluklarla başlayan bir sürecin ardından artık üçüncü bir kuşak vardı. Bu üçüncü kuşağın artık orada evi olduğu için esnafa bakıyorsunuz çok önemli bir işi olan ve işyerlerinde 100 bin Alman çalıştıran Türkler var. Bütün bunlar ortadayken Almanya ile çok daha güzel günlere hazırlanmaya çalışıyorduk ama maalesef bunu başaramadılar. Şu anda Sayın Scholz ile bu konuları hep tartıştık ve tartışıyoruz. İkili görüşmelerimizde tabii ki Scholz’dan oldukça memnunum. Yani anlaşılmaz bir insan değil. Bu konudaki ilişkilerimiz de çok iyi. Ancak daha kararlı bir çıkış ve kararlı adımlar bekliyoruz. Türkiye’nin Almanya’ya, Almanya’nın da Türkiye’ye ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Özellikle savunma sanayinde Almanya ile birlikte attığımız ve atacağımız çok adım var. Ancak bu adımların ne yazık ki ön kesimleri var. Ne yazık ki, bu ön kesme noktasında bu mümkün değil. Bunlar açılırsa Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacminin şu anki rakamın çok üzerinde olacağına inanıyorum.

‘CHP ÇOCUK HUKUKUNU SAVUNMA KONUSUNDA CİDDİ ADIM ATIYOR MU DÜŞÜNÜYORSUNUZ?’

CHP’nin çocuk istismarı bahanesiyle 28 Şubat’ı anımsatan bir vaziyette olduğunu görüyoruz. Muhafazakar tarafı rencide eden hatta tehdit eden bir dil kullanıyorlar. Aynı zamanda 28 Şubat’ın savunucuları ve mağdurları da 6’lı masaya oturuyor. Bu da onların ortasındaki makası açar. CHP’nin bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu nedenle 28 Şubat zihniyetinin bir kalıntısı mı, yoksa oylarına talip oldukları muhafazakar kesime karşı yürüttükleri takibe bir işaret olduğu söylenebilir mi?

Öncelikle yavrularımızdan biri 6 yaşındayken yaşadığı iddia edilen olayda CHP’nin bu yavruyu korumak ya da bu yavrunun hukukunu savunmak adına sizce önemli bir adım attığını düşünüyor musunuz? Bu CHP’ye şunu söylemek gerekir ki; 10, 11, 12, 13, 14 yaşındaki kızları dağa kaçırılan Diyarbakırlı anneleri hiç savundunuz mu? Hiç o gözü yaşlı anneleri ziyaret ettiniz mi? Bu dağda, bu Kandil’de teröristlerin bu bebekleri silahlandırdığını, tecavüz ettiğini bildiğiniz halde bu yönde attığınız bir adım var mı? Şu anda arkalarında ve yanlarında olan PKK’nın meclisteki uzantılarıyla seçime hazırlanıyorsunuz. 6’ya 6’da değiller ama şu anda size 6’lı masanın dışından taraf veriyorlar. Onlarla dirsek temasındasın, zihinsel temas halindesin. Siz de onlarla birlikte seçime hazırlanıyorsunuz. Bu formda bir sabı savunma noktasındaki olayı tacizden başka bir şey değildir. Bu konuda samimi değil, bu bahiste dürüst değil. Adalet Bakanlığı’nın kapısına kadar gidilmesi bunun tam bir göstergesidir. Hayatını göster. Öncelikle bu dağa kaçırılan yüzlerce kızın hesabını verin. Arkalarında duranlarla dirsek temasında olmayın, zihinsel temasta bulunmayın. Önce bunu çöz, bunu hallet. O yüzden CHP’nin bu noktada bir samimiyeti yok. Ne yazık ki 6’lı masada gördüğünüz insanların ondan hiçbir farkı yok.

‘BELEDİYE BAŞKANI GÖSTERİYOR’

Kısaca yaptıklarınızı özetlemek ve bir sonraki eylem planını sormak istiyorum. 2003 yılında aile mahkemelerinin kurulması. Aynı yıl içinde iş kanununda kadınların lehine düzenlemeler yapıldı. 2004 yılında belediyelere kadın konukevlerinin sayısını artırma yetkisi veren bir yasa çıkarıldı. 2005 yılında yine cinsel suçlara verilen cezaları ağırlaştıran maddelerin altına imzanız var. Kadının beden ve ruh sağlığını bir bütün olarak kabul eden ve ona yönelik istismarı engelleyen yasalara da imzanız var. Çocuklara yönelik cinsel kabahatlerin cezalarını ağırlaştıran yasalara imzanız var. Bütün bunlar senin hükümdarlığın sırasında oldu. Cinsel saldırı suçlarının kapsamını genişleten ve çocukların ahlakını, güvenliğini ve sağlığını tehlikeye atan durumlarda anne babayı cezalandıran yasa da yine sizin hükümetiniz ve gücünüzde çıkarılan yasalardır. Aile hukuku kapsamındaki bakım, eğitim veya destek yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için ebeveynleri cezalandıran yasalar da öyle. Aynı şey reşit olmayanla cinsel ilişkiyi suç olarak tanımlamak için de geçerlidir. Çocuklara yönelik cinsel saldırının kapsamını genişletmek aynıdır. Yani tüm bunlara baktığımızda cezaları ağırlaştıran en az 30-40 sorunla karşılaşıyoruz, tıpkı sizin 20 yıllık iktidarınızda çocuklara yönelik cinsel suçları önlemek için ilk kez çıkarılan yasalar gibi. Yani 20 yıl sizin için çabaladığınız bir dönem. Şimdi 6 yaşında bir çocuğun yaşadığı iddia edilen olay hepimizi vicdanen sızlattı. Çocuklara karşı da duyarlı olduğunuzu ve bu konuda odunsuz olduğunuzu biliyoruz. Bu suçlar için daha caydırıcı cezalar için yeni bir eylem planı ortaya konulabilir mi? Devlet yasal düzeyde elinden geleni yaptı ama çocukları koruma konusunda bunu bir adım öteye taşıyacak bir eylem planınız var mı?

Elbette bu planların ve atılacak adımların hiçbir zaman sınırı yoktur. Bu konuda alınacak tedbirler konusundaki kararlılığımızı buraya geldiğimizden beri hep sürdürdük. Biz hiçbir zaman “Bizden önce bazı yaptırımlar uygulandı, şimdi ne yapıyoruz” demedik. Aksine bu cezaların daha da artırılması gerekiyorsa hiç çekinmeden artırdık ve üzerinden geçtik. Bu konuda tüm bunlar bizimle başladı, sığınaklara ulaşana kadar onları çok daha geliştirerek adımlar attık. Sadece devlete değil, yerel yönetimlere de bu tür adımların atılması için kararlar ve yasal düzenlemeler getirdik. Aldığımız çok önemli tedbirler var. Yeni yasal düzenlemelerle getirdiğimiz cezai yaptırımlar var. Şimdi bu bahis konusunda bile Sayın Kılıçdaroğlu bir şeyler söylüyor. İnan bana, bilmiyor. Adalet Bakanım açıklama yaptı, Aile Bakanım konuyla ilgili açıklamalar yaptı, İçişleri Bakanım da aynı formda birçok açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu bu konulara biraz merhamet gösterse, önce kendi partisi içindeki taciz, tecavüz ve yolsuzluğa bir göz atmakta fayda var. Şu anda kendi partisi tacizle kaynıyor. Yani Türkiye’de teşkilatında bu tür taciz ve tecavüzlerin olmadığı il neredeyse yok. Ama görüyorsunuz, bazıları şov yapıyor. Belediye başkanı bile kalkıyor, bu vakfın uzantısı vakfa gidiyor ve o vakfın kapatılması gibi şeylerle şov yapıyor. Öncelikle kendi kendinize ne yaptığınızın farkında mısınız? Şuna bir bak. Mesela o ayrı bir konu ama Beşiktaş Belediyesi’ndeki mevcut tutuklama ya da gözaltı sebepleri çok ama çok kötü. Yine yolsuzluk, yine bu tür belalar. Ama bir yandan da taciz, tecavüz, CHP’de, HDP’de her şey var. Bundan kaçabilmelerinin hiçbir yolu yok. Çünkü yalancının mumu akşama kadar yanar ve bu mızrak artık çuvala sığmaz.

AK Parti, Türk siyasetinde kadın örgütlerinin en yaygın partisidir. 2002 yılında ortaöğretimde kız çocukların okullaşma oranı yüzde 39 iken bugün yüzde 95’e ulaştı. Başörtüsü yasağı sizin liderliğinizde kaldırıldı. Kızların ve kadınların üniversiteye erişimi yüzde 50’ye ulaştı, hatta erkeklerinkini bile geçti. Kamuda çalışan kadınların oranı yüzde 40 civarında. Aslında kadınlar bazı alanlarda erkekleri geride bıraktı. Tarihi bir seçime gidiyoruz. Yasaklarla mücadele etmiş bir lider olarak kız çocuklarının eğitim durumu, kadının toplum ve siyaset içindeki yeri sizce istediğiniz düzeye geldi mi? Ayrıca kadın üzerinden siyaset yapanlara bir açıklamanız olacak mı?

Biz geldiğimizde kız öğrencilerimizin durumu nasıldı, şimdi ne durumda? Ayrıca kreş ve anaokullarından başlayarak orta öğretim ve üniversiteye kadar kız öğrenciler nereden geldi? Buna baktığımızda dönemimiz aslında bir sıçrama dönemidir. Bu adımları attık, atıyoruz ve atmaya devam edeceğiz. Sadece o değil, akademisyenlere bakalım mesela. Akademisyenler arasında kadın sayısının ne kadar ilerlediğini görüyoruz. Burada da önemli bir sıçrama var ve yüklü birçok bölgede kadın akademisyenlerin başı çektiğini görüyoruz. Tıpta kadınlar lehine önemli gelişmeler ve atılımlar var. Bundan sonraki süreçte bunu birebir formda devam ettireceğiz. Bunlardan asla taviz veremeyiz.

Anayasa değişikliği Meclis gündemine geldi. GÜZEL Parti Genel Yönetim Kurulu, ‘Bu anayasa değişikliğini ağırlıklı olarak destekleyebiliriz’ şeklinde açıklama yaptı. CHP’li Kılıçdaroğlu, ‘Verdiğimiz kanun teklifinde aykırı bir şey yoksa düşünürüz’ dedi. Bu şartlar çerçevesinde Meclis’teki oylamada nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

Açıkçası olumlu gelişmeler bekliyorum. Yani etkinlik 336 imzayla gitti ama ÂLÂ Partisi başta olmak üzere Meclis’te takviyeler olacağını düşünüyorum. Bu HDP tarafından desteklenirse şaşırmayın. Oradan yeşil ışıklar yanıyor. Bundan dolayı CHP’den de gelecek. Kaldı ki bu anayasa değişikliğinde sadece başörtüsü de söz konusu değil. Aile meselesi var. Aile meselesi önemli anlamda meclisteki tüm siyasi partileri ilgilendiriyor. Bizim için aile sığınağımızdır. Açıkçası ben mecliste kutsal ailemizi dışlayacak bir parti görmüyorum. Şu ana kadar arkadaşlarımızın yaptığı toplantılarda olumlu açıklamalar oldu. İnşallah bu iş TBMM’de müzakere aşamasına geldiğinde yanılmayız. Ve burada olumlu sonucu alıyoruz.

Samsun Mitinginde “2023 yılında milletimizden kendi adımıza son kez istediğimiz destekten alacağımız güçle Türk Asrının inşasına başlayıp bu mübarek bayrağı gençlere teslim edeceğiz” dediniz. ” Bu politika maceranızda ne anlama geliyor?

Bu soruya iki cevap verilir. A; Şu anda cumhurbaşkanı adayı olarak iki kez seçime girme şansınız var. Üçüncü kez böyle bir şans yok. Bu nedenle tabii ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti’nin iş hayatından çekileceği, Tayyip Erdoğan’ın siyasetten çekileceği anlamına gelmiyor. Öncelikle Cumhur İttifakı olarak bu seçimde adayız, şu anda çalışıyoruz. Milletimiz de nasip ederse inşallah Cumhurbaşkanı olarak görevimize devam edeceğiz. Milletimizden mecliste önemli bir takviye alırsak inşallah önümüzdeki 5 yılı da mecliste güçlü bir imajla başarılı bir şekilde devam ettiririz. 20 yılda gerek altyapıda gerekse üst yapıda elde ettiğimiz başarılar, inşallah bundan sonra da aynı başarıları yakalamaya devam edeceğiz.

“Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanı adayı olamam ama bu siyaseti bırakacağım anlamına gelmez” dediniz. Siyaseti bırakmadığınız zaman ne yapacaksınız?

Ben AK Partiliyim. Bu partiden ayrılacak mıyım? Bu partiyi ben kurdum. Bu arkadaşları rahat bırakmam mümkün mü? Bu yollarda beraber yürüdük, sağanak yağmurda beraber ıslandık. Artık dinlediğim tüm müziklerde her şey bana AK Parti’yi anlatıyor.

2023’ten önce EYT konusunun gündemden düşeceğini ve kapsamlı bir analize sahip olacağını söyleyebilir miyiz?

Tabii amacımız emekli olacak yaşta olanların bu yıl sonuna kadar sorunlarını arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılarda çözmek. Taban fiyat sorununa yönelik çalışmalar da yoğun bir şekilde devam ediyor. 2023 yılına bu iki kıymetli konuyu soframızdan çıkararak girelim diyoruz. Çalışmalar bu yönde devam etmektedir. İnşallah güzel bir sonuca varacağız ve bu şekilde adım atacağız.

“ELON MUSK İLE OTURUR KONUŞURUZ”

Twitter’daki görüşlerinizi ve bu platforma karşı tutumunuzu biliyoruz. Ama Amerika’da çok ağır tartışmalar var. Elon Musk yönetimi devraldıktan sonra eski Twitter yönetiminin siyasi sansürüne ilişkin belgeleri ifşa etmeye başladı. Trump, ABD Lideri iken nasıl kısıtlandığını ya da Twitter yönetiminin Demokratların önünü nasıl açtığını, nasıl manipüle ettiğini gösteren belgeler yayınladı. Bunu Trump ABD Lideri iken yapan Twitter yönetiminin, bu tür siyasi operasyonları başka siyasi liderlere de çekmiş olabileceği söyleniyor. Dünyada Twitter ile en çok ilgilenen üç başkandan birisiniz. Daha önce sosyal medyada sizi destekleyen etiketlerin bloke edildiğini ve gündemden kaldırıldığını gözlemlemiştik. Böyle bir şey olmuş olabilir mi? Türkiye bunu sorgulayabilir mi? Elon Musk’tan bir istek gelebilir mi?

Yani böyle bir şey olursa oturup Elon Musk ile konuşuruz. En azından bir telefon görüşmesi yaparız. Uzay hakkında konuştuğumuz gibi Twitter hakkında konuşuyoruz. Bir önceki Twitter yönetiminin siyasi arenaya müdahaleleri ile ilgili gündeme gelen konuları yakından takip ediyoruz. Ancak sosyal medyaya pek olumlu bakmadığımı daha önce belirtmiştim. Siyasette de diplomaside de başarımızı sosyal medya sayesinde elde etmedik. Siyasetin şahsi meydanı sosyal medya değildir. Siyaset doğrudan milletle, millet için yapılır. Milletinle bağın kuvvetliyse ne Twitter ne de başka bir güç sana engel olamaz. (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
betturkey
escort
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort
adalar escort
arnavutköy escort
ataşehir escort
avcılar escort
bağcılar escort
bahçelievler escort
bakırköy escort
başakşehir escort
bayrampaşa escort
beşiktaş escort
beykoz escort
beylikdüzü escort
beyoğlu escort
büyükçekmece escort
çatalca escort
çekmeköy escort
esenler escort
esenyurt escort
eyüp escort
fatih escort
gaziosmanpaşa escort
güngören escort
kadıköy escort
kağıthane escort
kartal escort
küçükçekmece escort
maltepe escort
pendik escort
sancaktepe escort
sarıyer escort
şile escort
silivri escort
şişli escort
sultanbeyli escort
sultangazi escort
tuzla escort
ümraniye escort
üsküdar escort
zeytinburnu escort
istanbul escort
istanbul escort